in turco - eneabiumi

Vai ai contenuti

in turco

 
Kibris

 
Pembe bir günbatımı sarar beni,
veikonlara aitbirgîinışığı ârneği
durur, şimdi, yıkık mabette.
 
 
Çiplak toy papaz getirir yine
bir haç, yalnizca bir haç
 
sütunlaringàlgesinde tekrarlanan.
 
 
Sózlerinbaçindan sanuna:SonsuzgüzeIIi§in
büyúsú, ayinlerin büyüsü belki de
 
fakat bu arada intikamlarin büyüsïi.

 
8v tarihi kemerlerden do§saydim e§er,
Kibris tarihini ózetlerdim.
 
-Venedik Ormani, arzulanan yerIer.-
 
 
Gururun küçülen bir aydir
minarelerin üzerinde yúkselen
düçmanin uthusuna yanit verir.
 
 
Kur'an dualar/ylasúnnef edilirken
gezidekinin aya§inin sürçmesi gibi
mutlu çocuklarinoyunlari yaniyor.
 
 
Yorucu yalculuklannı izleyen
leylekler şimdi kanat çarpıyor gökte
 
ak ve yiice vb‹uIargibiyukarda, ta uzakta:

 
de kayalaAa dar geçitferin uçurumdan arasında,
burda işIe•OtheIIo’nunkonuşmalannı dinledim, saldın,
kubbelerin altnda bir çığlık.

Irzina geçilen kale kemefteri:
 
Jago'nun ihaneti, sevgi ve duygulari yikan
hanunsizzve haksiz kiskançlik,
 
 
  
 
Kantara kalesi başımı döndûrüyor
 
bayırdaki yûkseklikleri
 
süsleyen engebeli tuzak,

 
Merak ettim soğukta yûrûrken:
 
“Niye bu kadar çok ken, eğer kalp
 
-eski âuraksamadan- korkuıulursa...”

 
de zeytin ağacı keder yolculuğundan kaçar.
 
bu, gözûn çizdiği. \7e herkes hiçlikten hoşlanır;
 
eski evler bile olamadılar.
 
 
Veya ufuk ki sakinleşlirir ve sessizdir
ki katlar gümüş korkuları
 
denizin ani karmaşasında.
 
 
Oüçsüz bir martı gibi
 
ruhum tavşanla fazı oyunu gibi yollar boyunca,
hızlı bir incelemeyele taşınan.
 
 
Bir sistrumdur fantazilerin sesini yüksekten
deniz yolculuğunda kibirli dalgaların arasında:
gerçek arzuları ya da düş alınganlığı.
 

Tuvaldeki pembe eskiz.
 
ve bir yalnız çığlık patlak verîr,
 
huzursuz seslerin aynası, ki gâsterır

 
Hücrelerdeki, haçlı keşişleri
 
bu bir suç mu? belki de, bir mihrap
 
yarım çember şeklindeki başı terkeden.

 
Ye şu duvar, bizim hayranolduğumuz
 
belirsiz limanlann çamagaçları arasındanpiz/icegözedendiğ
 
nedir bu korkusuz Templer şovalyeleri?
 
 
Akasyaların arasında, amber çiçeği ve yaseminler
“uysallaştırılmasını doğaya özgü kokular
vuruşlarla kesilmiş mûslûınanlar.
 
 
  
kesik, 1aıırı‘ların yorgun iskeiesi
 
gölûn bir beyaz çamur rengi.
 
 
Burada, sonsuza dek yayilir kokular
yaçayabilirim,-keridiin- çu sa§IikIi
Epikür lelselesi kurallarini severek.
 
 
Ye henLiz hayır.. Ben bir boşta gezenim,
bu eski tiyatronun ıreskleri içinde,
 
işte şu laik öğrelmeninokulu.
 
 
Zeno'ydu, utangaç Stoik,
 
vazgeçirilemeyen ahlak felsefesi öğretmeni.
 
ve zaman uçar; ki o benim düşmanımdır
 
 
Bu Omorlo bulvarindan geri dónerken
 
kalinti taçlarin u#uItusu
 
0paI bu gàk altnda kókleri gbrürüm.

 
Küpler ki baharatlar re ipek taçiyan
hayatim-dúçünüyoruin- bir a§ gibi
(uzaklan çiilerin sesleri.
 
 
Kafamda boşalıyor, zaten aldırmış olan,
genç kızların dansları, atalarına ait
taklit ederken bir evlenmeyi)

 
'Ye ben sağırım, bakarsan eder tepenin zirvesinden
 
denize doğru; ruhum da
 
yatşmaz, ruhum hi saygısız bırakılan.

 
Cesaretikmlmış-kuru taş•
 
değerini bilmeyen, belleh
aınaçsızca dolaşan kaybolmuş hacı.
 

Ve palmiye ağaçtan gtineşte bûkûlûyorlar
 
kutssl vesta rahibeleri gibi, koro şe/ieri:
 
belki de kötülîiğünüze umutla karşı koyacak

 
(Çev.: Keziban Adsoy-Mustafa Gókçeoglu)
Torna ai contenuti